YUNUS 15 |
وَإِذَا
تُتْلَى
عَلَيْهِمْ
آيَاتُنَا
بَيِّنَاتٍ
قَالَ
الَّذِينَ
لاَ
يَرْجُونَ لِقَاءنَا
ائْتِ
بِقُرْآنٍ
غَيْرِ
هَـذَا أَوْ
بَدِّلْهُ
قُلْ مَا يَكُونُ
لِي أَنْ
أُبَدِّلَهُ
مِن
تِلْقَاء
نَفْسِي إِنْ
أَتَّبِعُ
إِلاَّ مَا
يُوحَى
إِلَيَّ إِنِّي أَخَافُ
إِنْ
عَصَيْتُ
رَبِّي
عَذَابَ يَوْمٍ
عَظِيمٍ |
15. Ayetlerimiz onlara
apaçık deliller halinde okunduğu zaman Bize kavuşmayı ummayanlar: "Ya
bundan başka bir Kur'an getir, yahut onu değiştir" dediler. De ki:
"Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak bir şey değil. Ben ancak
bana vahyolunana uyarım. şayet Rabbime isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün
azabından korkarım."
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:
1- Ahirete iman Etmeyenlerin Kur'an'a
Karşı Takındıkları Tavır:
2- Peygamber ve Kur'an:
3- Allah'a İsyanın Cezası:
1- Ahirete iman
Etmeyenlerin Kur'an'a Karşı Takındıkları Tavır:
"Ayetlerimiz onlara
apaçık deliller halinde okunduğu zaman" buyruğundaki; (...): Apaçık deliller
halinde" kelimesi, hal olarak nasbedilmiştir. Yani, herhangi bir
karışıklık ve anlaşılmazlıkları sözkonusu olmaksızın açık seçik olarak
"okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar" yani, öldükten sonra
diriliş ve hesaba çekilme gününden korkmayıp, hayırlı amelleri karşılığında
mükafat alacağını ummayanlar... demektir. Katade der ki: Bununla Mekke
müşrikleri kastedilmektedir.
"Ya bundan başka
bir Kur'an getir, yahut onu değiştir, dediler."
Kur'an'ın tebdili (yani
değiştirilmesi) ile ondan başkasının getirilmesi arasındaki fark şudur:
Değiştirilmesi halinde öncekinin değiştirilenle birlikte olması mümkün
değildir. Başkasının getirilmesi halinde ise, onunla beraber olması da
mümkündür. Onların bu sözleri üç şekilde açıklanmıştır:
1. Onlar Hz. Peygamberden
vaadi tehdide, tehdidi de vaade, helali harama, haramı da helale
değiştirilmesini istediler. Bu açıklamayı İbn Cerir et-Taberi yapmıştır.
2. Kur'an-ı Kerımde yer
alan putlarını ayıplaması ve akıllarını hafife aldığını belirten hususları kaldırmasını
istediler. Bu açıklamayı İbn İshak yapmıştır.
3. Hz. Peygamberden,
Kur'an-ı Kerim'de yer alan öldükten sonra diriliş ve amellerinden dolayı hesaba
çekilme ile ilgili açıklamaları kaldırmasını istediler. Bu açıklamayı da
ez-Zeccac yapmıştır.
2- Peygamber ve
Kur'an:
"De ki: Onu
kendiliğimden değiştirmem benim için olacak bir şey değil." Yani, ey
Muhammed! De ki, ben onu nasıl red ve yalanlama ile ona karşılık veremiyor
isem, onu kendiliğimden değiştirebilecek gücüm de yoktur. "Ben ancak bana
vahyolunana uyarım." Ben, ancak size okumakta olduğum vaadlere,
tehditlere, haramlara, helallere, emir ve yasaklara uyarım.
Kitabın (Kur'an'ın)
sünnet ile nesh edilmesini kabul etmeyenler bu buyruğu delil gösterebilirler.
Çünkü, Yüce Allah: "De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak
şey değil" diye buyurmaktadır.
Ancak bu buyruğun bu
maksada delil teşkil etme ihtimali oldukça uzaktır. Çünkü, ayet-i kerime
müşriklerin, söz dizisi (nazmı) itibariyle Kur'an gibi birisini getirmesini
istemeleri hususunda varid olmuştur. Hz. Peygamberin ise bunu yapabilecek gücü
yoktur. Ve onlar, Hz. peygamberden lafzı olduğu gibi kalmakla birlikte, sadece
hükmünü değiştirmesini istememişlerdi. Diğer taraftan Hz. Peygamberin, eğer
söyledikleri bir vahiy ise; o da kendiliğinden söylenmiş bir söz olamaz.
Aksine, o da Allah nezdindendir.
3- Allah'a İsyanın
Cezası:
"Şayet Rabbime
isyan edersem" yani, Kur'an-ı Kerim'in değiştirilmesi, tağyir edilmesi,
yahut da gereğince amelin terkedilmesi hususunda Rabbime muhalefet edecek
olursam, "şüphesiz büyük bir günün" yani kıyamet gününün
"azabından korkanın."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN